“5 dakkada değişir her şey!”

“5 dakkada değişir her şey!”

Bundan 1 sene kadar önceydi. Nil nehrinin 7-8 kiloluk Nil’ini saatlerce kanguruda taşımaktan belim tutulmuştu, ben de doktora gittim.
Tetkikler sonucunda fıtık yok ama ağrılar geçmiyor. Kontrol muayenesinde doktor, “Stresiniz var mı?” diye sordu. Büyük bir kadın, neşesi kendinden büyük. Üstüne akıllı da. Nefis yani.

Stres herkes kadar, dedim. Farklı dert edecek bir şeyim yok. “Emin misin” dedi. “İlk gördüğümde seni, annelik arasından sonra çalışmaya dönmek istiyorum demiştin”
Kızım o sıra iki yaşını geçmişti. Hazır mı, yedeğim yok diye biraz tedirgin ama istiyordum çalışmaya dönmek. Ne iş yaptın da belin tutuldu sorularında ufak bilgiler alıyor doktorlar.

Sonra devam etti. “Annelik her kararından pişmanlık duymaktır. İşi bırakır, yanında olursun, çalışıp birine bırakırsın. Her seçimde bir pişmanlık yürür yanında.”

Benim doktorum da 27 yaşında bir yetişkin annesiydi. O yolları çok önce güzel güzel yürümüştü.

Ben, bugün -1 yıl sonra- hala iş bulmadım ve de bulamadım.
-Bana çok mu alıştı ? Çok mu uzadı?
-Yeniden ben olabilecek miyim?
-15 yıllık tecrübeden sonra bu kadar uzun ara verince iş bulabilecek miyim?
-Kızıma nasıl bir rol model olacağım? -Sabah 3te uyanıp, yemeklerimizi yapıp, trenle Ankara’nın kasabasına giden öğretmen annem. Sen dersine çalış diye bana ocağı yakmayı bile öğretmeyen annem. Onun hakkını nasıl vereceğim?
Evren için minicik, benim gövdemde büyük sorular dönüp durur.

Yani benim doktor, ortopedist yerine terapist olsaydı kapısında yatardım herhalde.
15-16 yaşlarımda anlamaktı en çok istediğim. Şimdi ise anlaşılmak. O yüzden affet şairim, dizeni şöyle değiştirdim. “Anlaşılmak sevgilim, o müthiş bahtiyarlık”

Şu ana dön Esra. (İç ses.) Bir de diğer taraftan bakma zamanı.
Akşam, uyku öncesi kitap okuyoruz. Iki kitap seçme hakkı var her gün. Minik yatağına birlikte oturuyoruz. Bulutlar dağılıyor, kemikler oh diyor. Okuma arada çocukça, arada zekice, arada şakacı sorularla bölünüyor. Dinleyişindeki dikkat, arada gözlerinin kısılışından hayal gücünün fır fır döndüğünü görmek... Kafadaki tüm sesleri susturup, beni an’a getirmeyi başaran anlar.
O okumalar sayesinde günlük hayatında onlarca kitaptan tam da yerinde alıntı yapan 3 yaşında bir kızım var. Kimse anlamadan göz göze gelip gülüyoruz birbirimize. İlk sessiz anlaşmamız değil bunlar şüphesiz ama ilk yetişkin anlaşmalarımız. O kitap satırlarında meraklarını gideriyor küçük kalbi, korkularını dindiriyor bazen sorularıyla. Anlamak istiyor dünyayı, güvenilir bir kaynaktan:)

Bizim kitap yolculuklarımızdan daha kıymetli şimdi onlarınki sanki? Kolay ulaşılan parça parça bilgiler ve neredeyse sonsuz uyarıcı içinden sıyrılıp ileride yalnız çıkacağı gezilere şimdilik elele çıkıyoruz.

Kitap her yaşta süzgeç ister. Kitapla çıkılan maceraların yüzlercesini ve en iyilerini aklına sığdırmış bir ruhun süzgeci Kartonkinder.
O ruh, Kartonkinder’in annesi, 30 yıldır çıktığım muhteşem yolculukları bana o tavsiye etmiştir.

Şimdi gidip sepete bir Julia Donaldson ekleyeyim. En sevdiği bizimkinin. Belki 1 tane de kendime bir kitap.
Bir de bileyim ki her şey içinden çıkılmaz gibi göründüğünde bile “5 dakkada değişir her şey!”

 

                         

3 comments

  • O icinden cikilmaz gibi görünen an’lar var ya… bir gun geliyor hepsinin omru doluyor! Bir daha emeklemiyor, bir daha kanguruya girmiyor, bir daha emzik emmiyor, bir daha anlamsiz sesler cikarip derdini anlatmaya calismiyor… ve o sac bas yolduran zamanlari ozlemle ve gozumuzun kenarinda yaslarla anarken buluyoruz kendimizi!
    Annelik iste; beyninde bir saatli bombayla hayat boyu yasamak✅
    Kalemine saglik💋

    Selin Tapici
  • En eğlenceli annee…çocukken de en eğlenceli kanka idin.. hiç değişmedin.. Nil’in de eşsiz yazar Donaldson gibi bir hayal gücü olsun…

    Dilek yılmaz
  • Guzel ablam ,tatlı arkadasınla sana harika bir ömür dilerim ❤️

    Emrah Şedit

Leave a comment

Please note, comments must be approved before they are published

Wishlist Products

You have no items in wishlist.