Shopping cart
You have no items in your shopping cart.
You have no items in your shopping cart.
İyi bir okur nasıl yetişir?
Sizce evrensel okuryazarlık yetisini çocuğunuz kazanmış mıdır?
Bir çocuğun öncelikle iyi bir okur olabilmesi için okumanın gerçekten ne olduğunu bilmesi gerekir. Yazılı materyallere bağlı kalmadan bu hayatta gördüğü, işittiği, hissettiği, düşündüğü her şeyi doğru bir şekilde okuyabilmesini öğretebilmek ve bunu keyifle yapılmasını sağlamak ardından yazınsal metinlerin de okunmasını kolaylaştırır.
Çünkü tanıklık ettiklerini doğru okuyabilen çocuk, doğuştan itibaren içimizde saklı olan merak duygusunu da hep yanıbaşında taşır. Sevdiklerinin ve sevmediklerinin nedenlerini öğrenmek için okur. Sorular sormak ve sorular almak için okur. Var olduğunu, gelişebildiğini gördüğü anda da başkalarına da okutur.
Bunun için öncelikle - bir gün değişebileceğine emin olsak bile - her çocuğun bir birey olduğu ve tıpkı yetişkinler gibi kararlarının, zevklerinin ve hislerinin tam da şu anda biricik ve onlara ait olduğunu kabul etmekle başlıyor yolculuk. Onları olduğu gibi kabul etmekle!
Çizgi roman seven çocuklar, sadece komik olduğunu düşündüğü kitapları okuyan çocuklar, bilgisayar oyunlarının kitaplarıyla büyüyen çocuklar, dergi okuyan çocuklar, her türden kitabı okuyan ya da hiç okumayan çocuklar!
Hepsi onlar için bir tercih! Hepsi değişebilir ve gelişebilir. Bazen en başa dönerek bazen en sondan bu ana gelerek buluşuruz çocuklarla!
Bu süreçte sorular soran, sorduran kitaplarla başlamak en kıymetlisi. Ama o okullarımızdaki okuma dosyalarında ya da çok önemli gördüğümüz okuma yarışmalarında yöneltilen, kitapla ilgili sorulan nesnel sorular değil elbet bunun çözümü.
Eleştirel düşünmeyi, bir metin üzerinde aktifleştirecek kitapları çocuklarla buluşturabilmek, bir kitabın sınav kaygısı, yaş aralığı olmaksızın her birey için taşıyacağı duyguyu deneyimlemelerini sağlamak… Ve fikirlerini açıkça ifade edebilecekleri kısa, keyifli ve içi boş olmayan metinler seçmek. Belki de resimli kitaplar, sessiz kitaplar…
En büyük hatanın çocukların yaşlarıyla bir okuma kültürlerini de aynı seviyede büyütmekle yapıldığını biliyor musunuz? On yaşına gelmiş iki çocuğun okuma yaşlarının aynı olabilmesi için hayatları boyunca aynı sayıda aynı kitapları okumuş olması bile ne yazık ki yetmez. Aynı deneyimlere sahip olup hayatı aynı algılamadıkça… Kaldı ki biz aynı sınıfı ya da yaşı paylaşan deneyimleri ve algılamaları, okuma yaşları farklı yüzlerce çocuktan aynı kitaptan zevk almasını ve üzerinde düşünmesini bekliyoruz.
Bunun için çocuklarla yapılan aile içi ya da sınıf içi okuma saatlerinin bence en kıymetli başlangıcı çocuğunuzun belki beş belki de on yaşında okuduğu ve unutamadığı bir kitapla yeniden okumaya başlamak olacaktır. Ona neden onu sevdiğini hatırlatmak ve üzerinde düşünmesini sağlamak... Sonra da adım adım ilerlemek… Çünkü genellikle çocukların kitapları sevmeme nedenleri arasında: Kitapların uzun gelmesi, çabuk sıkılmaları ve ilgilerini çekmemeleri gibi nedenler var. Eğer siz onlara başlangıçta nitelikli ama kısa yazılmış edebi eserleri (Bu eserler asla orijinal bir metnin özeti olmamalıdır elbet! ) ulaştırabilirseniz, üzerinde fikirler üretmesine ve paylaşmasına fırsatlar sunarsanız, çocuklar da insanoğlu olarak hepimizde var olan bitirmiş olma ve çıkarım yapabilme duygusunu tattıklarında kendi içlerinde okuma yolculuklarına can suyunu vermiş olacaklar. Sonrası ise çok daha kolay.
Öyle ki bu yolculukta çocuklarımızın okumasını tercih etmediğiniz kitapları bile okuma kültürünün oluşmasında bir fırsata dönüştürebileceğimiz birçok yol var.
Bir çocuğun bir kitabın okumaması gereklilik nedenlenlerini bizden duyduğunda verdiği tepki ve anlayışla bu nedenleri -onaylamasa bile- kitapta kendi bulup bize sunduğundaki tepkiler bile çok farklı! Bunun en güzel yollarından birisi de elbette “İkna düellosu”.
Çocuklarımızla kitaplar üzerinden ikna düellosu yapmak hem bizim hem de çocuğumuzun kitaplara bakış açısını tekrar değerlendirmemize sebep olacaktır. Fark etmek, ne okuduğunu bilmek bile evrensel okuryazarlığın kapısını bize aralayabilir.
Okumak, en büyük deneyim gerektiren eylemlerden biri. Ve her birey ancak keyif aldığı eylemi alışkanlık haline getirebilir. Bu nedenle okuyan, üreten, yazan çocuklar için ilk başta yanıbaşlarında onları tanıyan, onların okuduklarını okuyan, onların açısından yorumlayan yetişkinler gerekli. Bu sorumluluğu başlangıçta sadece onlara verirsek yaşı kaç olursa olsun sadece gerekli otorite varken okuyormuş görünen çocukları görmemiz hep mümkün. Bunu değiştirmek ise elbette bizlerin elinde.
Yeter ki biz o güçte, o sabırda ve istekte olalım.
Ve çocuğumuzu her zaman en doğru şekilde okuyalım!
Bilge Bilgi
Bilge Bilgi;
Türkçe Öğretmeni.Londra'da yaşıyor. Yaratıcı Okuma ve Yazma atölyeleri düzenliyor. Okuyan Çocuklar web sitesinin kurucusu.Yaklaşık 4 senedir Londra'da Inci's Drama Club'da eğitimler vermeye devam ediyor. Instagramda @cocukkitaplariuk adresinden de çocuklar için önemli bulduğu kitapları paylaşıyor.