Hepimiz iki/çok dilli çocuklar büyüten anneleriz. Ve Fiyu Dergi'nin yaratıcısı Sevgili Esra'nın (Kırkavak) deyişiyle çocuklarımız
‘Kaplumbağa watermelon’ı nibble ediyor!’
diye konuşmasın diye de elimizden geleni yapıyoruz!:)
Peki çok dilliliği korumak gerçekten önemli mi ve neden önemli?
Bu aydan itibaren,benzer konularda çalışmış bilim insanlarının çalışmalarını (benim gibi bu konuya merakınız olduğunu varsayarak) sizlerle paylaşmak istiyorum. Umarım ilgiyle okursunuz.
Sizce evrensel okuryazarlık yetisini çocuğunuz kazanmış mıdır?
Bir çocuğun öncelikle iyi bir okur olabilmesi için okumanın gerçekten ne olduğunu bilmesi gerekir. Yazılı materyallere bağlı kalmadan bu hayatta gördüğü, işittiği, hissettiği, düşündüğü her şeyi doğru bir şekilde okuyabilmesini öğretebilmek ve bunu keyifle yapılmasını sağlamak ardından yazınsal metinlerin de okunmasını kolaylaştırır.
Aslında bu yazı oğlum Alp'in iki dilli yolculuğunda kitapların etkisi üzerine olacaktı, hatta bu yazının 3-4 paragrafını bile yazmıştım ama Alp'in aramıza katılmasından itibaren kitaplarla çıktığımız yolculukta kendi çocukluğuma dönüş yaptığım bir zaman makinasında olma halimle ilgili aklıma gelenleri paylaşmak istedim. Çocukluğuma doğru beni eşsiz bir yolculuğa çıkaran Alp'ime ve bizi kitaplarla buluşturan tüm değerli yazarlara, hayal güçlerine ve çizimleriyle dünyamızı renklendiren ve hayal gücümüzü besleyen tüm illüstratörlere sonsuz teşekkürler.
Yabancı ülkeye yeni gelmiş bir öğretmen olarak İngiltere’ye ilk geldiğim zamanlar resmen sesi kesilmiş bir kuş gibi hissediyordum. Türkiye’de sekiz yıl çeşitli kurumlarda, çeşitli kademelerde öğrencileriyle şarkı söylemiş ama birden bire istemsiz susmuş bir garip çalıkuşu. Gelmeden kısa bir zaman önce bir üniversitede Çocuk Edebiyatı dersleri almıştım. O zamanlar çocuğum olursa nasıl kitap seçeceğimi öğrensem yeter diye düşünürken, bu aldığım eğitim İngiltere’de çok dilli büyüyen çocuklarla bir fırsata dönüştü.
Örneğin; çocuklar gün içinde defalarca kez oyun kurarlar, hayali arkadaşları olur, hayali oyunlar oynarlar ve bu sayede fantezi (kurgusal) dünyaya adım atmış olurlar. Yani aslında her çocuk bir öykü kahramanıdır kendi zihninde. Her kahramanın zor zamanları olur, biz yetişkinler için de bu böyle. O zaman çıkış ararız ve bazen o zor zamanlardan birinin veya bir şeyin desteğiyle çıkarız. İşte iyileştirici hikayeler de çocuklar için çözüme giden adımlardan biridir.
2 yıl önce kitap çok sever bir Bahar -ki o ben oluyorum- ve onun 2,5 yaşındaki oğlu Dalga’nın hayali olarak başlamıştı bizim küçük kitapçı dükkanımız Ve bu küçük kitapçı dükkanı bu ay 2.yaşını dolduruyor! Biz çok mutluyuz! Çok heyecanlı ve kikirdeğiz de E öyleyse parti zamanı!